Ben
isimleri üç kez tekrar ediyorum
Çocukken
öğrendim
Josef-Josef-Josef
Masamdaki
kalemin ismini de üç kez tekrar ediyorum
Tabi
masanın da ismini
Masanın
altındaki betonu, oturduğum sandalyeyi
Masa.
Kalem. Kalem. Ben. Sandalye. Beton. Ben …
Sonra
cebimde duran telefon işin içine giriyor
Beni
de tekrar et diyor
Yan
masada oturan çocuk
-Rahat
durur mu hiç
Çocuğun
yediği sandviç
Arkamda
oturan kızın okuduğu kitap
Kitabın
yazarı, kitabın tüm kahramanları
Sakın
kitabın sayfalarını görmeyeyim
Yoksa
tekrar etmekten sabaha kadar kalkamam
İngeborg
Bachmann. Malina. Malina. Malina
Üçer
üçer tekrar ediyorum tüm Cafe’yi
Çocukluğum
bela olmuş başıma
Başım
üçer üçer çarpıyor
Kasaya
bir kız yürüyor ismi
Ayşe-
Ayşe- Ayşe
Belki
Ayşe değil. Aslı veya Fatma
Şimdi
üç kez Ayşe, Üç kez Fatma
Yalan.
Üç kez de yalan
Aklım
kendisine bahane arıyor
Kapıda
bir garson geliyor,
Sanırım dertli
Garson-garson-garson
Dert-dert-dert
Karısına
dün gece kızmıştır
(Bu
da nerden çıktı)
Tepside
dokuz tane su taşıyor
Dokuz
kere su
Üç
üzeri dokuz dersek
27.
Bir de elde var garson
Bir
de garsonun derdini ekle, yanına karısını, yanına karısının derdini
Matematiği
iyi biliyorum
Üslü
köklü küplü
Sayılar-sayılar-sayılar
Cafeda
olduğumu belli ettirdim
Restoran
da olabilir
İsimlerin
bir önemi yok
Hepsi
üç-üç-üç
(Hece Dergisi Nisan sayısında yayımlanmıştır.)